İnsanı sev, eşyayı kullan. Tersini sakın yapma…
Çok sevdiğim bir yakınım kaybettiği annesi ile ilgili bana şöyle demişti:
“Tekrar bir şansım olsaydı, annem ile daha çok vakit geçirmeyi dilerdim.”
Şu hayatta tek bir gerçek varsa o da ölüm. Maalesef çoğu zaman bunu farketmeden yaşıyoruz. Öyle bir koşturma içerisindeyiz ki, bir dakka durup düşünmeye, tefekkür etmeye vaktimiz yok. Bu hızlı yaşam içerisinde yavaş olmak, dingin yaşamak adeta lüks haline gelmiş durumda.
İnsanoğlu hırslarının kurbanı. Bu hırs adeta onun gözümüzü kör etmiş durumda. Daha çok kazanmak, işte terfi almak, arabayı değiştirmek, mümkünse gelecek için yatırım yapmak onun öncelikleri arasında. İnsan biriktirmek, kalbe dokunmak, toplum yararına çalışmak, güven vermek ve almak maalesef ikinci planda. Yapılan bir araştırmaya göre insanlar arasındaki sadece %2’lik güven artışı, insanların hayatına %36’lık zamdan daha fazla katkıda bulunuyor. Güven ile mutluluk arasında bu kadar büyük bir ilişki varken insanoğlu mutluluğu yanlış yerlerde arıyor.
Tek sahip olduğumuz gerçek ise yaşadığımız şu ömür. Gelip geçtiğimiz fani dünyada, iyi hatıralar biriktirmek, bir insanın yarasına merhem olmak, sevdiklerimiz ile daha çok kaliteli vakit geçirmek, yeni insanlar tanımak ve kazanmak maddi kazanımlardan çok daha kıymetli ve kalıcı.
Lafı uzatmadan yazımı Cemil Meriç’in şu sözüyle bitirmek isterim:
İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri, insanların kullanılmalarıdır.
Saygılarımla…